Astroloji ve Mizaç

Mizaç; bir kişinin Ay burcu başta olmak üzere, dişil-negatif özellikteki gökcisimlerinin düştüğü ve dişil evlerinin geçtiği burçların genel karakterinin toplamıdır. Çok kolayca karikatürize edilemeyecek çok unsurlu bir bileşim olmakla birlikte, ayın düştüğü burç sayesinde bir başlık altında toplanıp tasnif edilebilir. Mesela Ay’ı Yengeçte olan biri, mizaç olarak Yengecin özelliklerinin etrafında örülmüş bir mizaç alt yapısı taşır. Bunu sözünü ettiğimiz bir çok unsur zenginleştirecektir. Her insanın içinde pek çok burcun özelliğinden unsurlar hafifçe kaynaşır.

 

Mizaç, kişinin pek elinde olmayan tarafıdır. Mesela Ay Boğada olsun; kişi elinde olmadan yavaştır; istese de hızlı olamaz. Hatta bunun kusur olduğunu hissetse bile tamamen değiştiremez. Ama neredeyse hayatının tamamında bu kusurlardan kurtulmayı ister.

 

Mizaç kişinin aileden devraldığı genetik özellikleri ve alışkanlıkları da gösterir. Nede olsa insanın fiziko-kimyevi yapısı ailesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca çocukluk yıllarında örnek alma ve yönlendirme ile kazanılmış alışkanlıklar hayatın önemli bir kısmına damgasını vuracaktır. Söz gelimi Ay İkizlerde ise, kişinin ailesinden görerek edindiği; konuşkanlık, okuma merakı ve çevreyle iletişim halinde olma eğilimi mevcuttur.

 

Ay kişinin annesini ve onunla ilişkisini de simgeler. Mesela Ay Balıkta ise anneyle olan ilişki; kendini adama, fedakarlık ve bununla birlikte belirsizlik ve güvenilmezlik manalarını içerecektir. Belki bu kişi hastalıklı bir bebeklik geçirmiş, annesinden uzun bir hasta bakıcılık ve fedakarlık görmüştür. İleride de ilişkilerine bu burcun çeşitli versiyonları damgasını vuracaktır. Belki çocuk annesinin yanında kendi kişiliğini hiçbir zaman tam kazanamayacak, ondan ayrı bir varlık duyumsamakta zorlanacaktır. Ancak bunda kişinin diğer özellikleri de oldukça önemlidir.

 

Bu manalar; dünyaya gelmemiz için bize bedenini açmış ve doğduğumuzda bizimle uzun bir süre meşgul olmuş kişinin bizde bırakacağı tesirleri işaret eder. Eğer bu kişi anne değilse, mesela abla veya başka biriyse, kişinin Ayı garip manalar taşıyacak birleşmeler veya açılar yapmış olabilir. Böyle kimselerin mizaçları da, çok manaları içerecek şekilde zengin, ama aynı zamanda biraz da garip olabilir. Sözünü ettiğimiz durumlar yaşanmış hadiselerde gözlenmiştir.

 

Mizaç her insanın hayatında aynı öneme sahip olmayabilir. Mesela Ay’ı Oğlak’ta olan biri, duygusal açlıklarını baskılayan, insanlarla ilişki içinde olmaya pek can atmayan bir kişiliktedir. Böyle biri, belki annesiyle de sıkıntılı bir ilişki yaşamıştır. Hem kendi soğukluğu, hem annesiyle uyum bozukluğu yüzünden aile içi ilişkisi sıkıntılı olmuş olabilir. Böyle biri duygularını sürekli bastırır. Mizacının meyline kapılmamaya ve sürüden biri olmamaya özen gösterir, kendini aşırı disipline eder.

 

Mizaç kişilerin yaşam enerjilerini de önemli bir biçimde etkiler. Mesela koç burcundaki bir Ay, sürekli faal ve etkin olma ihtiyacı duyar. Enerjik ve rekabetçidir; kendisini ortaya koymakta hiç çekince görmez. İsteklerini ve ihtiyaçlarını kolayca açığa vurur, bunların karşılanmasını bekler. Eğer araştırılacak olsa, böyle birinin adrenalin salgısının da normalden fazla olduğu görülebilir. Çünkü mizaçla beden sıvısının öenmli alakası vardır. Ancak hangisi, hangisinden kaynaklandığını tespit etmek çok zordur. Yani, kişinin ruhsal enerjisi mi, salgıları artırır, salgılar mı enerjisini ateşler. Bu konudaki deneyler her ikisinin de birbirini doğurduğunu gösteriyor. Yani mesela gayret ve çalışma ile salgılar artırılabiliyor; öte yandan enjekte edilen salgı, mizacı hafifçe etkiliyor. Demek ki karşılıklı bir etkileşim söz konusu.

 

Mizaçla hastalıkların da ilgisi vardır. Beden sıvısının dengesi, hastalıkların bir çoğunda etkilidir. Mesela kaygısız, umursamasız kişiler daha fazla diyabet hastası olabilirler. Çünkü bunlarda pankreas fazla çalışır, insülin salgısı ile gıdaların enerjisini depolar. Enerji depolanınca, bedende dolaşan serbest yakıtın yetersiz olması gıda alma ihtiyacı ortaya çıkarır. Alınan gıda yakılmadan yeniden yemek yenir ve yine insülin salgılanır. Kişi aldığı enerjiyi yakmak için fiziki aktivitede bulunma arzusu ve zorunluluğu duymadığı sürece bu böyle devam eder. Sonuç, şişmanlık ve diyabettir.

 

Mizacın insanı sevkettiği davranışlar mutlaka kontrol edilmeli, dengelenmelidir. Dinimiz mizacın kendilinden meyilli olduğu şeylere heva adını verir ve hevaya uymayı Allah (c.c.) a karşı saygısızlık hatta Allah (c.c.) a şirk sayar. “Hevasının ilah edineni gördün mü” Dinimiz mizacımızı dengeleyerek orta bir yolu tutmamız için meyil ve alışkanlıklarımızı disipline etmeyi emreder. Mizacımız öfkeli ise; sükuneti, aceleci ise; sabrı, tembel ise; çalışmayı emredip denge kurmaya zorlar. Mesela en tembel birini bile günde beş defa namaz için yerinden kaldırır. En aceleci birini bile namazı sakince kılması için sabra zorlar. Cimrileri zekata, oburları oruca mecbur eder. Böylece zorunlu olarak kontrol edilen mizaç, zamanla ehlileşir, dengeli davranmaya karşı uysallaşır. Mükemmel ahlak için ise, peygamberin kişiliği örnektir.

 

DİĞER MÜLÂHAZALAR

 

TÜRKÇE METİNLERİ OSMANLICAYA ÇEVİRMEK İSTER MİSİNİZ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Verified by MonsterInsights