Karakter; mizacın özelliğinden bağımsız olarak, kişinin içinde duyduğu benlik duygusudur. Kişi benliğini, bir ideal insan tipiyle özdeşleştirir, yani bir çeşit kahramana inanır. Bu kahramanın özellikleri, genellikle kişinin Güneş burcunun özelliklerinin başlığı altında toplanmış pozitif gökcisimlerinin düştüğü ve evlerinin geçtiği özellikler toplamıdır.
Karakter, kişinin olmak istediği, gaye olarak gördüğü insanlık zirvesidir. Mesela kişinin güneşi Yayda ise, kişinin idealize ettiği karakter; özgür bir bilgedir. Bunu hayata yaşam biçimi olarak geçirmese bile, hikmet ve felsefe ile ilgilenmeye zaman ayıracaktır. Ama sıradan burç kitaplarında anlatıldığı gibi, kişinin doğal olarak bilge olacağını beklemeyin. Aksine kişi; kendisini özdeşleştirdiği karakteri olgunlaştırma konusunda uzun ve çileli bir yolu kat etmek zorundadır. Yani, kişi doğuştan bir özelliğe sahip olduğunu sanmaktadır, oysa, o karakterin sadece çekirdeğine sahiptir. Bu çekirdek, mizaç dediğimiz toprakta kök salarak yetişecektir.
Oysa genel bir kusur olarak insanlar, içlerindeki kahraman imajına zaten sahip olduklarını sanırlar. Yani egolarını dev aynasında, çoktan serpilip boy atmış meyveler vermeye başlamış gibi görürler. Mesela yüzeysel bir kaç görüşle mütefekkir geçinen, önüne gelene hikmetli tavsiyelerde bulunan bir yay burçlu kimse, kendisini egosunun maskesine fazla kaptırmıştır. Aynı şekilde Balık burçlu biri, kendisini çok fedakar ve benliksiz bir mistik kahraman, derviş sanır. Yengeç, sahiplenici ve duygusal iyi bir anne-baba olduğunu düşünür. Koç burcu çalışkanlığıyla, boğa burcu tutumluluğuyla övünmeye yatkındır. Oysa insanlar genellikle mizaçlarının meyline göre davranırlar, hedefledikleri karaktere göre değil.
İnsanın içinde beslediği ideal insan tipi, bazen mizacına hiç de uygun. olmayabilir. Mesela kişinin mizacı Aslan burcu eğilimlidir, bencillik ve gurura yatkındır. Ama Güneşi Oğlakta olduğu için, kendini sabırlı, disiplinli ve mütevazi görmektedir. Çünkü güneş burcu kişinin kendine edindiği içsel maskesidir. Bununla bütünleşmek için davranışlarını bilinçli olarak yönlendirir, bu karakteri tamamlamakla uğraşır ve bunu başardığını düşünür. Hatta bu karakterin de kusurları olduğunu görmek istemez, en iyi insan tipinin bu olduğuna inanmaya eğilimlidir.
İnsanlar zaman zaman kendini zorlayarak uyguladığı ruh disiplini ile kahramanlık idealini gerçekleştirdiklerini sanırlar. Mesela gerçekten sabırlı olmak; farkında olarak, kendini zorlayarak bir şeye sabretmek değil, zaman ve durum gerektirdiği anda gerektiği kadar sabırlı olmaktır. Kişi kendisine sabırlı diyebilmek için, bir duruma karşı sabır gösterir. Ama bazen kader, bizi kendi egomuz hakkında bilinçlendirici durumlarla karşılaştırır. Mesela bir başkası aynı durumda sabır değil tepki gösterir, bundan da kazançlı çıkar. Böyle bir durumda kendimiz hakkında hafifçe şüpheye düşebilir, “demek ki tek fazilet sabır değilmiş, hakkımı aramayı da ihmal etmemeliymişim” diyebiliriz.
Böyle bir deneyim, karakterimizi zenginleştirmek ve dengelemek için bir fırsattır; ama bu dersler iyi değerlendirilemeyebilir. Bazen kişi kendi faziletleri hakkında şüpheye düşerek, iyi huylarını kötüyle değiştirmeye kalkışabilir. Mesela artık sabırlı davranmamaya, hakkını aramaya karar verir ve karşılaştığı duruma sabır değil, tepki gösterir. Oysa bu durum sabır gerektiren bir durum olduğundan; birisi çıkıp “ne sabırsızsın kardeşim, yapacak bir şey yok, sabretmelisin; ama kızıyorsun”der. Kahramanımız genellikle sabırlı biri olduğu için bu söz çok ağrına gidecektir. Bunlar egomuzla ilgili olgunlaştırıcı deneyimlerdir.
Kişinin karakterini pek çok unsur etkileyerek farklı özellikler katar. Özellikle kişilerin Jüpiter Satürn konumları içsel ideallerine genel hatlar çizer. Mesela Satürn’ün düştüğü burç; mizacımızın en fazla baskıladığı ve saplantılar yaşadığı bir konuyu işaret eder. Jüpiter ise, kahraman maskemizin en abartılı figürünü çizer. Mesela kişinin Satürn’ü boğada olsun, bu yüzden boğazına, keyfine ve mala düşkün olmayı, küçümsemekte, ama bir yandan da bunları bir şekilde yapmaktadır. Jüpiteri ise, ikizlerde, akılcılığı, iletişimi ve aktiviteyi abartarak idealize etmektedir. Şimdi bu kişi güneş ve ayının düştüğü burçlara bağlı olarak bu özellikleri değerlendirir, kendisi hakkında bir kanaat sahibi olur; ama bu kanaati gerçeği yansıtmaz.
Hiç kimse kendisi hakkında dürüst ve tarafsız bir kanaat sahibi değildir. Hatta astroloji bilgisi bile bunu sağlamaya yetmez. Ancak astroloji kişisel zaaflarımızın bulunduğunu, bazı konulara bu yüzden başkalarından farklı baktığımızı gösterir. karakteri olgunlaştırmak ve mizacı eğitip dengelemek, ancak davranışlarımızı disipline eden ilahi terbiyeye boyun eğmekle olur.
Astroloji ve Mizaç
Bir yanıt yazın